İstanbulun en eski video görüntüleri

Guamont Pathe arşivinden tarihi bir miras niteliğinde ki bu video Fransız çekimi benim izlediğim İstanbul’un en eski görüntüleri. Tarihi bu İstanbul videosunda insanlar hızlandırılmış gibi yürüse de, videoda ki kalite o dönemin yaşam tarzını, Osmanlı izlerini apaçık şekilde belli ediyor. Fransızlar o gün ki teknolojiyle İstanbul’un en eski videosunu kayıt altına aldıklarının farkındalar mıydı bilinmez ama, bu mirasın  yıllar yıllar sonra bizden sonra ki kuşakları çokça etkileyeceğe benziyor.

Ne maksatla çekilmiş tam bilmiyorum ama dönemin yaşam tarzını, giyim tarzını, iş hayatını, yine İstanbul’un kalabalığını, dönemin ulaşım araçlarını ve en önemlisi semtlerin 1920’li yıllarda ki halini göreceksiniz. Video o döneme göre inanılmaz derecede kaliteli yalnız kayıtta ses yok.

Böyle videoları genelde Cumhuriyet Bayramlarında akşam haberleri olarak görürüz. Ben bu videoya ilk defa rast geldim o yüzden Türkiye’nin bu videodan yeni haberdar olma olasılığı çok yüksek. Günümüz belgesellerinde dahi Boğaziçi etrafında ki tarihi yalıların tanıtımı yapılırken bizde ki en eski Türk filmleri kaynak olarak kullanılır. Videoda görmüş olduğunuz yalıların çoğu eski bir Yeşilçam filmine set olmuştur.

Filmlere set olan köşklerin yalıların acıklı hikayesine bu eşsiz İstanbul videosunu izleyip hüzünlendikten sonra bir de Timur Soykan‘ın kaleminden bakalım.

İSTANBUL – Türk filmlerinin mekânları, 30-40 yıldır, milyonlarca insanı konuk ediyor. Eskiden bu köşkler, yalılar, evler, gazinolar sinema salonlarının beyaz perdelerine yansır ve izleyenleri içine alırlardı. Şimdiyse her gün televizyon ekranlarındalar. Kiminin içinde Sadri Alışık, gözleri buğulanırken gülümsemeye çalışan yüzü ile dokunaklı bir konuşma yapar, kiminde Türkan Şoray’ın, aşk acısını belli etmemek için attığı kötü kadın kahkahaları yankılanır. Cüneyt Arkın, kötü adamları döverken hep eşyaları dağıtır. Çoğunun duvarında ailenin reisi Hulusi Kentmen’in çerçeveletilmiş resmi durur. Filiz Akın, güzelliğiyle büyüleyerek merdivenlerden iner.
Türk sinemasının yıllar önce mekân seçtiği ve beyaz ekrandaki varlıkları hiç değişmeyen evler, köşkler, yalılar, gazinolar artık o eski filmlerin çekildiği zamanlardan çok farklı. Büyük aşkların yaşandığı köşkler apartman, yoksul delikanlının zengin kızın babası tarafından aşağılandığı yalılar lüks lokanta, güzel assolistin kendisine âşık jöne bakarak şarkı söylediği gazinolar, düğün salonu oldu.

Karaca’nın evi artık yok
Türk sinemasının 1960-70’li yıllarda vazgeçilmez mekanlarından biri Muammer Karaca’nın Yeşilyurt’taki eviydi. Hani duvarlarında göçmen kuşu kabartmaları olan, büyük ahşap merdivenli köşk.
Ediz Hun, alt katta viskisini yudumlarken merdivenlerden Türkan Şoray inerdi. Bu köşkün yerinde artık Karaca Apartmanı yükseliyor. Köşk yıllar önce yıkıldı. Ancak Türkan Şoray’ın başrolünü oynadığı ‘Ayrılsakta Beraberiz’ gibi pek çok film yıllardır insanları duygulandırmaya devam ediyor.

Köprünün altında kaldı
Yeşilçam’ın çok sayıda filmine mekân olan yalılardan biri, Ortaköy’deki Suat Sadıkoğlu Yalısı’ydı. Üç katlı tarihi yalının sahibi eski armatörlerden Suat Sadıkoğlu’ydu. Ediz Hun, Türkan Şoray, Filiz Akın gibi çok sayıda sanatçıyı konuk eden yalı, Boğaziçi Köprüsü’nün ayaklarının altında kaldı. Köprü inşaatı sırasında yıkılan yalıda, Mehmet Dinler’in yönettiği ‘Sonbahar Rüzgarları’, Ediz Hun, Kadir İnanır ve Filiz Akın’ın rol aldığı Muzaffer Aslan’ın yönettiği ‘Ankara Ekspresi’ gibi çok sayıda film çekildi.

Yeşilçam’ın oteliydi
Otel sahnelerinin büyük çoğunluğuysa Büyük Tarabya Oteli’nde çekildi. Otelin lobisi, çok sayıda komedi filminin sahnesi oldu. Kısa zaman öncesine kadar faaliyetini sürdüren otel, uluslararası bir oteller zincirine kiralandı. Bugün bir inşaat görüntüsünde. Restore ediliyor. Emekli Sandığı’nın işlettiği otelin eşyaları satılıp tahliye edildi.

O ağacın altını…
Eski Türk filmlerinde sevgililerin kavuşması, genellikle birbirine ağır çekimde koştukları sahnelerle anlatıldı. Çoğunlukla da tam birbirlerine sarıldıkları yer, Beykoz’daki ‘Aşıklar Ağacı’nın altıydı. Gövdeleri ayrı dalları birleşen ağaç, o zamanlar büyük bir korunun içindeydi. Bugün ise ağacın içinde bulunduğu koru oldukça küçüldü. Yakınından sahil yolu geçti. Ağaçların yerini apartmanlar aldı.

Ayrı dünyaların yalısıydı
‘Ayrı dünyaların insanları’nın aşklarının konu alındığı Türk filmlerinin önemli mekânlarından biri ise Kanlıca’daki İkiz Yalı’ydı. Aşkın zengin tarafının yaşadığı ev olarak kullanılan yalının kapılarını, sahibi Erdoğan
Ataman Yeşilçam’a açtı. İkiz Yalı, inşa edildiği 1960 yılında modern mimarisi ile çok ilgi çekiciydi ve Ediz Hun, Yılmaz Güney, Filiz Akın, Tarık Akan, Türkan Şoray’ın rol aldığı yaklaşık 150 Türk filminin mekânı oldu. Atıf Yılmaz’ın 1974 yılında çektiği ‘Güllü Geliyor Güllü’ filminde Türkan Şoray, kendisini gerdek gecesinin hemen ardından bırakıp kaçan Ediz Hun’u burada yakalıyor ve silahı doğrultuyordu. Emel Sayın ve Ediz Hun’un başrollerini paylaştığı ‘Gülizar’ da İkiz Yalı’da çekilen filmler arasında. Özellikle romantik Türk filmlerinin vazgeçilmez şömine başı sahneleri, bu yalının şöminesinin önünde çekildi.
İkiz Yalı, 1997’de restoran oldu. Bugün Lacivert Bar/Restaurant olarak hizmet veriyor. Türk filmlerinin unutulmaz sahnelerinin geçtiği odalar, artık masa ve sandalyelerle dolu.

Sahibini geçindiren ev
Türk filmlerine mekân olma özelliğini geçmişten günümüze kadar sürdüren bir köşk de var; Beylerbeyi’ndeki Lazların Köşkü. Hayal dünyasının 20 yıldır sahnesi olan köşk, kimse gidip görmese de herkes için tanıdık.
‘Gırgıriye’de Darbukatör Bayram’ın göbek attığı salon, ‘Şekerpare’de Şener Şen’in müdavimi olduğu randevuevi burası… Tarihi köşk, sahibinin geçim kapısı. Köşkün sahibi İzzet Tuzcuoğlu, 1982 yılında yönetmen Osman F. Seden kapısını çaldığında ‘memleketi Rize’de dedikodu çıkar’ diye inat etmiş. Ama çekimlerle birlikte Türkiye’nin en ünlü sinema oyuncularıyla dolup taşan evde, artık makyaj, toplantı, senaryo okuma odaları var. Bugünlerde köşkün konukları, ‘Canım Kocacım’ ve ‘Melek’ dizilerinin çekim ekipleri… İzzet Tuzcuoğlu, yıllardır film izlerken jenerikleri dikkatle inceliyor. Sonuçta ulaştırmadan set amirine, kamera asistanından sanat yönetmenine dek herkesi tanıyor. İzzet Tuzcuoğlu, eski filmleri izlerken evindeki değişiklikleri de değerlendiriyor. Artık olmayan vazoların, rengi değişen duvarların, yıpranan merdivenlerin yorumlarını yapıyor.

Ailemizin köşkü
Adile Naşit’in anne, Münir Özkul’un baba rolünü üstlendiği kalabalık aile filmlerinin pek çoğu Üsküdar’daki Güllü Köşk’te çekilmişti. Güllü Köşk, çok uzun süren terk edilmişliğin ardından restore edildi ve üzerinde
‘Satılık’ tabelasıyla ayakta… Köşkün eskiden çok geniş olan bahçesineyse üç tane apartman sığdırılmış.
Yine Altunizade’de pek çok filme evsahipliği yapan diğer bir köşkün üzerinde de ‘Kiralık’ tabelası var. Barış Manço’nun tek filmi ‘Baba Beni Eversene’nin çekildiği köşkün önünden işlek bir cadde geçiyor ve etrafı apartmanlarla çevrili.

Gazinocular kralı nerede?
Bir dönemin senaryolarında neredeyse bütün kadın başrol oyuncuları çalkantılı bir hayatın sonunda kendisini bir gazinonun sahnesinde bulurdu. Gazino sahnelerinin çekildiği yer genellikle Beyoğlu Tepebaşı’ndaki Türkiye’nin ilk gazinolarından Kazablanka’ydı. Kazablanka ismi halen duruyor. Ancak artık gazino değil. Neredeyse bütün kadın başrol oyuncularının çıktığı sahnede artık düğün olduğunda bir piyanist şantör, partiler verildiğinde bir rock grubu yer alıyor.