Bir gün, bulunduğum durumdan şayet refağa çıkarsam; unutamayacağım tek insan sen olacaksın. İşte o zaman yüksekten baktığım insanlar arasında yer alacaksın. Hiç bir söyleminin anlam bulmadığı araf gibi bir yerde, keşkelerinle seni baş başa bırakacağım. Senin için kötü olan şu ki! ve bu olacak; umarım son olacak, sana ulaşamamanın bana ulaşamamak arasında ne kadar büyük fark olduğunu en iyi sen anlayacaksın. Bunun bir sonveriş olduğunu, bunun bir boşveriş olduğunu, karşılıksız bir veda olduğunu sen çook uzun zaman sonra anlayacaksın. Bunu okuduğunda ben senin muhatabın bile olmayacağım ve hiç üzülmeyerek. Sana ayıracak zerre vaktim olmadığını ilk defa o zaman anlayacaksın ama düsturum bu değil. Yapmak istediğim hiç değil. Olacak olandır bu! Ben senin en büyük pişmanlığın olacağım. Ben senin içine çektiğin nefesin veyahut verirken nefesini zorlandığın derin uykuların olacağım. Bronşit gibi kronik rahatsızlığın olacağım. Oflamaların puflamaların. Ben senin aldığın her nefeste ahhh okanın olacağım. Tek bir farkla bunu defalarca okuyan sen iken ne zaman yazdığımı hiç hatırlamayan ben olarak. Öyle mi diyeceğim, ağır bir boşvermişlikle geçiştirdiğim bir konu olarak ben bunu hiç hatırlamayacağım. Ne kadar ben demişim. Hem de son yokken. Değil mi? Bu bencillikten değil sensizliktendi. Sen bir de bensizliği gör. Ne kadar boktan bir durum. Mutlak gerçek bu. Bir gün yada belki de o gün bugün. Ben demiştin diyenlerin yalnızlığına hoşgeldin.